Osmanlı Sarayında Kahve Töreni - Fincan Seromisi
Sarayda Kahve Töreni ve Fincan Seromisi
Davetli sayısı ne kadar fazla olursa olsun, misafirin bin ikram ve izzetle soygun odasına alınışı ve halayığın ferayenin ya da çarşafın çıkarılması, gül bahar sahan şekerlikte sunulan lokum ile ağızın tatlanması ve itibarına göre götürülüp münasip bir yere oturtulması ile kahve merasimi başlar.
Üç cariye el birliğiyle kahve ikramını, öyle inceltilmiş, öyle zarif, öyle bedii hüner haline getirilmişti ki artık kahve bir damak zevki olmaktan çıkmış adeta göz ve gönül zevki halini bulmuştur.
Bu üç kahveci cariyeden herbirinin omuzlarından göğüslerine çaprazlama atılmış sırma işlemeli kadife veya atlas kahve örtüleri olması şarttı.
Kalabalığın içine göz kamaştırıcı kıyafetleriyle dalan seçme genç kızların narin ellerinde o meşhur osmanlı fincan tepsinin içinde içi bir servet teşkil eden rengarenk, incecik, herbiri müstesna bir sanat eseri olan 16.yy. osmanlı kahve fincanlarındaki nallı devenin bile basıp batmayacağı köpüğüyle o kahveyi sunuşları ve şair gibi;
Bir elinde gül bir elinde fincanı ile geldi sakiya,
Hangisini alsam; gülü yahut ki fincanı ya da seni.
Dedirtecek ikram ve izzetle ustalaşmış tabii zarafetleriyle bu kahveleri ikişer ikişer saray adabına uygun bir edeble misafirlere sunarlardı.
Bir Dokunur Bin Ah İşitirsin
Neşe aradığın o kadeh aslında senden daha dertlidir. Bir dokun bin ah işitirsin o zarif kaseden. Şu güzelim Türkiye'de bir kase-i fağfur... Zarif ve kırılgan... Güzelliğine aldanıp da onu gamsız sanmayın.: Bu ince porselenlere dokunulduğunda bir ses çıkardığını da..
Fincan Seromisi
SULTAN II.ABDÜLHAMİT TARAFINDAN SARAYIN FİNCAN İHTİYACI İÇİN * Fabrika-i Hümâyûnu Türk çini sanatını canlandırmak, yeni bir yön ve hız vermek amacıyla Sultan II. Abdülhamid (1876-1909) tarafından 1891 yılında Yıldız Sarayı bahçesinde Yıldız Çini Fabrika-i Hümâyûnu adıyla kurulmuştur. İlk dönemlerde iznik ve kütahya fincanları kullnılmıştır.ilk başlarda kulpsuz olan fincanlar el yakmaması için zamanla zarflı fincanlara bırakmıştır.bakır.altın gümüş akik gibi madenlerden ve süslemelerden oluşan dönemin gücünü ve ihtişamını da göstermektedir. Sarayda kullanılan fincanlar dönem içersinde değişkenlik göstermektedir. Osmanlı saray kültürü anlatan Mukbil Sezen ve Uğur Atik her dönemde farklı renkler kullanılmıştır. Mısır çarşısında aktif olarak hala açık bulunan galeriset fincancılık; 16-19. yy.arasında Osmanlı saraylarında kullanılan bu fincanlar dönemin altın varaklı renk ve süslemelerine sadık kalınarak özel, el işçiliğiyle üretilmiştir. Ağzı dar dibi geniş fincanlar yapılış amacı içine konulan kahvenin soğumasınıı geciktirmektedir. Türk kahvesinin görsel şöleni olan kahve köpükleri (krema) bir bulut yumagı gibi toplanır. Hem sağ hem sol el için rahat tutulması sağlanmıştır. Her rengin bir anlamını oldugunu unutmamak gerekir.
Meran Kırmızısı
Gücün simgesi olan mercan kırmızısı dünyada sadece 3 yerde kullanılmış, topkapı sarayı 2.Murat'ın has odası, piyale paşa cami, sultan ahmet cami.
Turkuaz ve Pembe
Saflığın ve temizliğin aşkın simgesi
Lacivert
Kanuni sultan süleyman dönemi
Yeşil
Yükseliş dönemi zirve dönemi allaha olan bağımlılığını
Sarı
Hüznün ayrılgın simgesi, çöküş dönemi
Pendik'te üretim devam eden el yapımı fincanların ürettikleri fincanların ağız çapı 4,5 santimetre, dip çapı ise 6 santimetre oldugunu söylemektedirler. Uğur hocamız ise hangi formda türk kahvesinin içildigini şu sekilde söylemektedir. Osmanlı tarih araştırmacı Uğur Atik hocamız 2.Abdulhamit'in kızı Ayşe Sultan'ın anılarını şu şekilde izah ediyor. İçenin ficanı rahat tutması için dar ağızlı geniş dipli ve sag ve sol el parmakları için en iyi modeldir.